Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz…

…ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız, demiş W. Shakespeare.

Yoksa biz rüyalar ve hayallerden yaratılmış, rüyaları ve hayalleri gerçekleştirme amacıyla yola koyulan hacılar mıyız? Ziyarette bulunacağımız kutsal mekanımız huzur dolu kollar mıdır? Çünkü hacılar da aslında kutsal mekanlara huzur bulmaya gitmezler mi?

Bizler büyümek istemeyen çocuklarız çoğu zaman. Sokaklar oyun alanımız. Çağrıyı duyuyoruz!

Sararmış yapraklar arasında büyüyen bir palamut, isyankâr, asi. Yol boyu uzanan ışıklara dokunmadan yağ gibi akıp giden bir kuş, bir kırlangıç, özgür. Yolculuk hâlinde olan ya da sinemadan yeni çıkmış bir insan, anlam kazanmış, yaşayan.

Taze bahar çiçekleri kokusu eşliğinde uyuyakalmışım. Uyandım, karanlık. Başımı kaldırınca başım bir çeneye çarptı. Uzun yumuşak saçlar, ince; ama beni kavrayabilecek kadar güçlü bir beden. Savunmasız, güzel… çok güzel… Ekim’di, soğuktu. Yatakta sonsuza kadar kalmak istedim.

This entry was posted in yazılama. Bookmark the permalink.

Yapıştır!